Erzurum en iyi kulak burun boğaz doktoru

       Burun, insan vücudundaki önemli organlardan biridir. İç kısımda yer alan tüyler, dışarıdan gelebilecek mikropları yakalar ve mukus sıvısı desteği ile alınan havanın ısıtılarak akciğerlere gönderilmesini sağlar. Burundan normal nefes alabilmek, akciğer ve kalp sağlığı başta olmak üzere, uyku kalitesi, koku duyusu, tat duyusu ve daha birçok sistemin düzenli çalışması için gereklidir.

       Burun tıkanıklığı ile birlikte hastaların hayat kalitesi ciddi oranda bozulmaktadır. Özellikle uyku esnasında nefes almakta güçlük çeken kişi istemsiz bir şekilde ağzını açacak ve nefes alışverişini bu şekilde sağlayacaktır. Bu durum uykunun bölünmesine, horlamalara ve ağız kokusu ile birlikte ağır kuruluğuna da sebep olabilmektedir.

Nedenleri

       Rhinosinüzit enfeksiyonları, alerjik ve vazomotor rinitler, burun kemik ve kıkırdak yapısındaki eğrilikler ve burun eti şişmesi burun tıkanıklığının en önemli nedenlerindendir.

· Kıkırdak ve Kemik Eğrilikleri

       Halk arasında burun veya kemik eğriliği olarak bilinen “Septum Deviasyonu” burun tıkanıklığının yaygın sebeplerindendir. Septum, burunda iki burun boşluğunu birbirinden ayıran orta bölmedir.

       Doğumda var olan eğriliklerin yanı sıra buruna alınacak bir darbe ile de bu tür eğrilikler meydana gelebilir. Kemik ve kıkırdak eğrilikleri, farklı şiddetlerde tıkanıklık yapabilirler. Hafif düzeydeki eğrilikler sorun oluşturmazken ileri düzeyde bir eğrilik burun tıkanıklığına sebep olacaktır. Bu durumda “septum deviasyon ameliyatı” gerekebilir. Septum deviasyonunun tanısı için fizik muayene yeterli olmaktadır.

  • Burun Eti Şişmesi (Konka Hipertrofisi)

       Konkalar burundan solunan havanın ısıtılmasını, nemlendirilmesini sağlar ve burun solunumunun düzenlenmesinde aktif rol oynar.
Konka hipertrofisi (burun eti büyümesi) en sık allerjisi olan ve septum deviasyonu (burun orta bölmesi eğriliği) bulunan kişilerde ve gebelik sırasında görülmektedir. Konka hipertrofisinin tanısı için fizik muayene yeterli olmaktadır.

       Konkalarla ile ilgili olarak karşılaşılan diğer bir patoloji de “konka bülloza” adı verilen konkanın kemik yapısının içinde hava olmasıdır. Çok küçük olduğunda herhangi bir problem oluşturmaz ancak burun pasajını ileri derecede daraltarak burun tıkanıklığına sebep olabilecek büyüklükte de olabilir. Ayrıca konka bülloza ileri derecede büyükse sinüslerin açıldıkları delikleri daraltarak tekrarlayan sinüzitlere neden olabilir. Konka bülloza fizik muayeneyle saptanabildiği gibi kesin tanı için çoğu zaman tomografi çekilmesini gerektirir. Tomografi ayrıca hekime sinüslerin durumu ile ilgili bilgi vererek tedavi planlamasında da yardımcı olur.
Konka hipertrofilerinin tedavisi amacıyla günümüzde pek çok tedavi yöntemi kullanılmaktadır. Öncelikle ilaç tedavisi kullanılır cevap alınamadığı durumlarda radyofrekans, argon plazma ile küçültme, krioterapi (dondurarak) ile küçültme, keserek çıkartma gibi yöntemler kullanılabilir. Özellikle konka hipertrofisi bulunan alerjik kişilerde kortizon içeren burun spreyleri ile yapılan tedaviler konka boyutunda ve hastanın şikâyetlerinde önemli ölçüde azalma sağlayabilir.

       Konka büllozada ise hastada burun tıkanıklığı veya sinüzit gibi herhangi bir şikayeti yoksa tedaviye gerek yoktur. Ancak burun tıkanıklığı ve/veya kronik sinüzite neden olduysa cerrahi müdahale gerektirir.

  • Rinit(nezle)

       Rinit (nezle) burun işlevlerinin bozulmasına neden olarak kişilerin yaşam kalitesini bozan ve sık görülen burun tıkanıklığı sebeplerindendir. Ayrıca rinit bir çok hastalığın (astım, rinosinüzit ve orta kulak iltihabı) ortaya çıkmasını tetikleyebilir. Belirtileri; burunda, damakta, boğazda ve gözlerde kaşıntı, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hapşırık, göz altlarında morluk ve gözlerde sulanmadır.

Rinitler alerjik ve alerjik olmayan rinitler olarak ikiye ayrılabilir.

       Alerjik rinit mevsimsel (saman nezlesi) olabilir. Bu durumda hastalık belirli dönemlerde özelikle polen sezonlarında ortaya çıkmakta sezonun bitmesiyle hastalık semptomları rahatlamaktadır. Perennial (yıl boyu) alerjik rinit ise daha çok ev içi alerjenlerine (ev tozu akarları, evcil hayvan alerjenleri, mantar sporları gibi) karşı gelişir ve hastaların semptomları yıl bouyunca devam eder.

       Riniti olan hastaların üçte biri ise alerjik değildir. Bulguları alerjik nezleye benzerlik gösterir. Isı veya nem değişikliği, sigara dumanı ve keskin kokular (parfüm dahil) şikayetlerin başlamasına sebep olabilir. Ayrıca duygusal durum değişikliklerinde de nezle şikayetleri başlayabilir. Bu nezle türü vazomotor nezle olarak adlandırılmaktadır.

       Bazen hormonal nedenler ile rinit semptomları ortaya çıkabilir. Gebelikte, ergenlik döneminde, adet dönemlerinde veya hipotiroidi durumlarında hormonal değişiklikler nedeniyle ortaya çıkar. En önemli belirtisi burun akıntısı, hapşırık, ggöz yaşarması olmadan ciddi burun tıkanıklığıdır.

       Alerjik rinitte allerjiye neden olan tetikleyici ajanlardan uzak durmak tedavinin ilk ve en önemli basamağını oluşturur. Rinit tedavisinde antihistaminik ilaçlar (ağızdan ve sprey), kortizonlu spreyler, montelukast ve tuzlu su kullanılır. Burunda tıkanıklğının fazla olduğu hastalarda dekonjestanlar kısa süreli kullanılabilir. İmmünoterapi (aşı tedavisi) alerjik rinit tedavisinde kullanılabilir Ancak tedavinin başarısı için iyi seçilmiş uygun hastalarda uygulanmalıdır. Allerjik olmayan diğer rinitlerde de kortikosteroid içeren burun spreyleri fayadalı olmaktadır.

  • Sinüzit

       Burun çevresinde konumlanmış olan kemiklerin iç kısmında hava boşlukları bulunur ve bu hava boşluklarına sinüs adı verilir. Sinüzit, sinüslerin boşalmasını sağlayan yolların tıkanması sonucu sinüs boşluklarının viral, bakteriyel veya mantar gibi patojenlerle iltihaplanmasıdır. Semptomlar 2 haftadan daha kısa ise akut sinüzit, 2 ile 12 hafta arası ise subakut sinüzit, 12 haftadan daha uzun sürerse de kronik sinüzit olarak isimlendirilir.

       Göz ve çevresinde oluşan şişkinlik hissi ve baş ağrısı, yüzde oluşan basınç hissi, burun tıkanıklığı, 1-2 hafta devam eden öksürük, yanak kemiklerinde oluşan hassasiyet ve ağrı, ağız kokusu, koku ve tat almada bozukluk, hafif ateş, koyu kıvamlı ve yeşil renkli burun akıntısı sinüzitin karakteristik belirtileridir.

       Tanı için genellikle hasta hikayesinin dinlenmesi ve muayene yeterlidir. Radyolojik tetkik özelliklede bilgisayarlı tomografi, ilaç tedavisine yanıt vermeyen, kronikleşmiş sinüzitlerde ve polipli sinüzitlerde ameliyat öncesi gerekmektedir.

       Akut sinüzitlerin çok büyük bir kısmı viraldir. Bu nedenle tedavide; burun tıkanıklığını azaltmak ve alerji semptomlarının eşlik ettiği durumlarda alerjiyi kontrol altına almak amacıyla ilaç tedavisi kullanılabilir. Viral sinüzitlerde antibiyotik tedavisi kullanılmamaktadır. Ancak hekiminiz bakterileriel sinüzit bulguları saptarsa tedavinize 10-14 günlük antibiyotik tedavisi ekleyebilir. Kronik sinüzitlerde bu süre daha uzundur. Tedavinin başarısız olduğu durumlarda cerrahi müdahale planlanır. Fonksiyonel Endoskopiksinüs cerrahisi sinüzit ameliyatları için günümüzde tercih edilen yöntemdir. Bu cerrahi işlem, dışarıdan bir kesi yapılmadan, burun içinden endoskop denilen kameralar eşliğinde yapılmaktadır. Cerrahi ile hastalıklı dokular ve iltihap temizlenmekte sinüslerin ağzı açılarak sinüslerin yeniden havalanması sağlanmaktır.

Tanı Yöntemleri

       Burun tıkanıklığını teşhis etmek, belirtiler ele alınarak değerlendirildiği takdirde çok kolaydır. Ses kalitesinin bozulması, ağız kuruluğu ve ağzın sürekli açık olarak uyunması gibi belirtiler, hastalığı teşhis etme konusunda doktorlara büyük ölçüde yardımcı olmaktadır. Yapılacak fizik muayene ve radyolojik tetkikler neticesinde de hastalığa neden olan asıl sebepler tespit edilerek uygun tedavi yöntemi seçilebilmektedir.

Tedavisi

       Tedavi tıkanıklığa neden olan hastalığa göre planlanmaktadır. Hastalık başlıkları altında uygulanan tedavi yöntemlerini görebilirsiniz.

Kulak burun boğaz için hangi doktora gidilir?

Boğaz ağrınızın temel nedenini belirlemenize yardımcı olabilecek bir doktora görünmeniz gerekebilir. Boğaz ağrısı ile ilgili öncelikle hastalerin Kulak Burun Boğaz (KBB) polikliniklerine başvurulması gerekir.

Türkiyenin en iyi kulak burun boğaz doktoru kimdir?

En iyi KBB uzmanı Prof. Dr. Nazım Korkut, mesleğinde 32 seneden fala deneyimi olan ve 1981 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olan bir doktordur. Prof, 1988 yılında İstanbul Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları eğitimini tamamlamıştır.

Prof Dr Metin önerci hangi hastanede?

Ankara Atatürk Lisesi'ni ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirdi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak-Burun-Boğaz Ana Bilim Dalı'nda uzmanlık eğitimini 1983'te tamamladı. ... .

Prof Dr Özgür Yörük hangi hastanede?

ERZURUM, Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Yakutiye Araştırma Hastanesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Yörük, her ameliyat sonrası işitme yetisine kavuşan çocukların aileleri ile yaşadıkları duygusal anlarda gözyaşı dökdüklerini söyledi.