Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlükler

* Kanunlar Fihristinde yapılan aramada çıkan Kanunun Resmî Gazete tarihi veya sayısına tıklandığında yayımlandığı günün Resmî Gazetesine gider. Kanunun tüm değişikliklerinin işlendiği güncel metne ulaşılmak istenirse, Mevzuat Türü bölümünün altındaki Kanunlar butonundan arama yapılması gerekmektedir.

* Kanunlar Fihristinde yapılan aramada çıkan Kanunun Resmî Gazete tarihi veya sayısına tıklandığında yayımlandığı günün Resmî Gazetesine gider. Kanunun tüm değişikliklerinin işlendiği güncel metne ulaşılmak istenirse, Mevzuat Türü bölümünün altındaki Kanunlar butonundan arama yapılması gerekmektedir.

Özet

Temel hak ve özgürlüklerin korunması ve kullanılmasının önündeki engellerin kaldırılması için kurulan güvence mekanizmaları,, bölgeden bölgeye değişkenlik göstermekle birlikte günümüzde temel haklar artık evrensel bir değerler bütünü olarak kabul edilmektedir. Tarihsel süreç içinde, temel hak ve özgürlükler kavramsal ve pratik düzlemlerde sürekli bir gelişim izlemektedir. Bu bağlamda, bireylere tanınan hakların içeriğinden daha çok bunların hangi yöntem ve mekanizmalar ile korunabileceği konusu ön plana çıkmıştır. Dolayısıyla insan haklarının muhtemel tehlikelere karşı nasıl korunabileceği konusunda yeni mekanizmalar kurmaya veya mevcutları güçlendirmeye dönük arayışlar özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında yoğunlaşmış ve akademik çalışmaların yanında uygulamaya yönelik adımlar da atılmaya başlanmıştır. Bu anlayışın sonucu olarak 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirisi ilan edilmiştir. Böylece, tarihte ilk defa ?insan hakları? evrensel bir kimlik kazanmış ve geçerliliği konusunda genel uzlaşma sağlanmıştır. Türkiye, insan hakları konusundaki bu duyarlılığının bir yansıması olarak gerek BM Teşkilatı gerekse daha sonra Avrupa düzeyinde ortaya çıkan insan hakları ve demokrasi odaklı oluşumların içinde olmuştur. Bu bağlamda Türkiye, 1949 yılında Avrupa Konseyi?nin kurucuları arasında yer almış ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi?ni de kabul edip onaylamıştır. Türkiye hem AİHS hem de BM ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı çerçevesinde taraf olduğu diğer sözleşmeler dolayısıyla insan hakları konusunda birçok yükümlülük altına girmiştir. Bunların en önemlileri arasında Avrupa insan hakları koruma sisteminin bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi?nin yargı yetkisini tanıma, vatandaşlarına bireysel başvuru imkânı verme, başvuru sonucunda verilecek ihlal kararlarının gereğini yapma ve insan hakları konusunda ortaya konan genel içtihat ve uygulamalara uyma yükümlülüğünü sayabiliriz. Ülkemizde insan haklarını koruma ve geliştirme konusu ciddiye alınmış ve bunun bir yansıması olarak yeni kurumsal yapılar oluşturulmuştur. Bu amaçla Kamu Denetçiliği Kurumu ve İnsan Hakları Kurumu gibi teşkilatlar kurulmuştur. Getirilen bu mekanizmalar ve oluşturulan yeni birimlerle insan hakları ihlallerinin süratle tespiti ve giderilmesi konusunda önemli mesafeler alınması amaçlanmıştır. İnsan hakları alanında gerçekleştirilen en son anayasa değişikliğiyle, mevcut hak arama yollarına ek olarak 7.5.2010 gün ve 5982 sayılı Anayasanın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 12.9.2010 tarihli referandumun kabulüyle gelen bireysel başvuru hakkı, yeni bir temel hak ve özgürlükleri koruma mekanizması olarak hukuk hayatımıza kazandırılmıştır. Söz konusu anayasa değişikliği ile anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden AİHS kapsamında olan herhangi birinin ihlal edilmesi durumunda, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılması olanaklı hale gelmiştir. Hukuk devletinde hak ve özgürlüklerin anayasal ve yasal düzeyde güvence altına alınmasının, hatta içerik bakımından çok yüksek evrensel standartlara sahip metinler olmasının bir anlam ifade edebilmesi için öncelikli olarak yasalar uygulanabilir nitelikte olmalı, devletin bütün organları hukuka bağlı kalmalı ve tüm faaliyetleri denetime tabii olmalıdır. Bu denetimi en etkin şekilde sağlayacak olan merciin adı yargıdır. Bireysel başvuru mekanizması ile temel hak ihlallerinin iç hukukta ortadan kaldırılması ve buna bağlı olarak AİHM?de Türkiye aleyhine yapılan başvuruların sayısının azaltılması ve böylelikle, pek çok uyuşmazlığın AİHM gitmeden mahallinde çözüme kavuşturularak ülkemiz insanının, insan hakları standardının yükseltmesi ve sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması sağlanacaktır.

Temel hak ve özgürlüklerimiz ne ile güvence altına alınmıştır?

Bir ülkede yaşayan herkesin, eşit olarak faydalanması gereken haklara temel hak denir. Bu haklar devlet ve anayasa tarafından güvence altına alınmıştır.

Devletin anayasa ile güvence altına aldığı hak ve özgürlükler nasıl adlandırılır?

ANAYASAL HAKLARIMIZ.
Yaşama hakkı.
Kişi dokunulmazlığı.
Kişi hürriyeti ve güvenliği..
Özel hayatın gizliliği ve korunması.
Yerleşme ve seyahat hürriyeti..
Din ve vicdan hürriyeti..
Düşünce ve kanaat hürriyeti..
Bilim ve sanat hürriyeti..

Temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması neden önemlidir?

Cevap: Temel hak ve özgürlüklerin korunmasında en etkili güç devlettir. Bu nedenle tüm ülkelerde temel haklar önce devlet tarafından güvence altına alınır. Bunların korunmasında bireylerin önemli görev ve sorumlulukları vardır. Ancak bu hakların bireyler tarafından kötüye kullanılmaması gerekir.

Temel hak ve özgürlükler hangi Anayasada yer almıştır?

Temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunma yasağı Hakkın özüne dokunma yasağı temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında bir ölçüt olarak 1961 Anayasasının 11'inci maddesi tarafından kullanılmıştır.