Okunma Süresi: 9 dakika Show
I. GİRİŞ
Bu makalede 4857 sayılı İş Kanunu (“İş Kanunu ve/veya “İK”)’na tâbi olan işçilerin İK’nın geçici 6. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı mülga İş Kanunu’nun 14. maddesi hükümleri esas alınan kıdem tazminatı uygulamasının genel esasları, kıdem tazminatına hak kazanma koşulları, kıdem tazminatının ödenmesi, kıdem tazminatının hesaplanması ve zamanaşımına ilişkin usul ve esaslara yer verilmiş olup, aşağıda ilgili başlıklar altında ayrıntılı olarak ele alınarak bilgilerinize sunulmaktadır. II. KIDEM TAZMİNATI KAVRAMI Kıdem tazminatı, işçinin İş Kanunu’nda öngörülen asgari çalışma süresinin doldurulması ve İş Kanunu’nda öngörülen nedenlerden biriyle iş akdinin sona ermesi halinde işçinin çalıştığı hizmet süresiyle (kıdemiyle) ve ücretiyle orantılı olarak işverenin ödemekle yükümlü olduğu bir tazminat çeşididir.Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2007/3906 E. 2009/12118 K. ve 28.04.2009 tarihli kararında kıdem tazminatı şu şekilde tanımlanmıştır. “İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından işçiye kanuni esaslar dahilinde verilen toplu paraya kıdem tazminatı denilmektedir.” III. KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANABİLMEK İÇİN ÖNGÖRÜLEN KOŞULLARKıdem tazminatı günümüzde her ne kadar işçinin lehine olan bir tazminat çeşidi olarak görülse de işçinin buna hak kazanabilmesi adına İş Kanunu’nda öngörülen koşulları sağlaması gerekmektedir. Bu koşulları aşağıda sıralanmıştır. A. En Az Bir Yıllık Kıdem Süresiİşçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için her şeyden önce iş akdinin sona erdiği tarihte işyerinde en az bir yıllık kıdeminin bulunması zorunludur. Bu koşul İş Kanunu’nun 14. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Ancak anılan maddenin 1. Fıkrasında “İşçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır” denilmektedir. Bu hükümde her geçen “tam yıl” için kıdem tazminatı ödeneceğine ve “bir yıl”’dan artan süreler için aynı oranda ödeme yapılacağı yolundaki anlatımlarından kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçinin en az bir yıl çalışmış olması gerektiği sonucuna varılabilir.[1] İşçinin 1475 sayılı mülga İş Kanunu’nun 14. maddesi öngörülen kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için aynı işverenin işyeri veya işyerlerinde en az 1 yıllık zaman dilimi zarfında sürekli olarak çalışması zorunluluk arz etmektedir. Bu kapsamda işçi şayet işverenin işyerinde 1 yıldan daha az süre ile çalışmış ise kıdem tazminatına hak kazanamayacağı ortadadır. Öğretide, aynı işverenin farklı işyerlerinde, hatta farklı şirketlerinde çalışsa bile 1 yıllık sürenin hesaplanmasında tüm bu çalışmalar göz önünde bulundurulacağı belirtilmiştir. Çalışma süresinin aynı holding bünyesinde gerçekleştirmesi durumunda da kıdem tazminatı açısından herhangi bir değişiklik olmayacaktır. Yargıtay’ın yaklaşımı da bu yöndedir. Nitekim, bu yaklaşım; “şirketler arasında organik bağ’dan söz edilerek kıdem tazminatı miktarını hesaplanacağı” yönündedir. B. İş Akdinin Belirli Nedenlerle Sona Ermesiİşçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesinin ikinci koşulu iş akdinin İş Kanunu’nun 14. maddesinde sayılı hallerden biri nedeniyle sona ermesidir. Bu sona erme, işçi veya işveren tarafından anılan maddede sayılan bazı hallere dayanılarak iş akdinin feshi sonucunda ortaya çıkabileceği gibi işçinin ölümü nedeniyle de gerçekleşmiş olabilir. İş Kanunu’nun 14. maddesinde öngörülenlerin dışında kalan sona erme hallerinde örneğin, iş akdinin taraflarının anlaşması, belirli süresinin dolması gibi bir fesih niteliği taşımayan nedenlerden son bulması veya işçinin süreli feshi (istifası) durumunda bu tazminatın ödenmesi söz konusu olmaz. Buna karşılık, sözleşmelerle işçi lehine değişiklik yapılarak İş Kanunu’nun 14. Maddesinde belirtilen hallerin dışında da örneğin işçinin istifası halinde kıdem tazminatı ödeneceği kararlaştırılabilir.[2] İş Kanunu’nun 14. Maddesinde öngörülenlerin dışında kalan sona erme hallerinde örneğin iş akdinin tarafların anlaşması (ikale), belirli süresinin dolması gibi bir fesih niteliği taşımayan nedenlerle son bulması veya işçinin süreli fesih (istifa) durumunda kıdem tazminatı ödenmesi durumu söz konusu olmayacaktır. 1. İşveren Tarafından İş Kanunu 25/II Dışında Fesih Halleriİş Kanunu’nun “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” başlıklı 25. Maddesi’nin 2. numaralı bendinde var olan haller dışında iş akdinin işveren tarafından feshedilmesi durumunda işçi kıdem tazminatına hak kazanmaktadır. İşveren tarafından yapılan fesihlerde, bir yıldan fazla kıdemi olan işçiye kıdem tazminatı hakkından yoksun bırakan tek durum, feshin işçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı nedeniyle İş Kanunu 2. Maddesinin II. bendi uyarınca haklı nedenle yapılmasıdır. Her ne kadar öğretide bazı görüşlere göre işçinin her koşulda kıdem tazminatına hak kazanacağı belirtilmiş olsa dahi kanun koyucu bunu açıkça sınırlandırmıştır. İş Kanunu’nun 25. maddesinin 2. Numaralı bendinde belirtilen haller şu şekildedir;
Yukarıda sayılan hallerin varlığı halinde işveren tarafından işçinin iş akdine son verilmesinde işçi kıdem tazminatına hak kazanamayacaktır. Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2011/48519 E., 2013/33271 K. ve 16.12.2013 tarihli kararında “Davacının kabulü ile isnat edilen olay sabit olup işverenin rızası dışında kasadan para alması, işverenin güvenini kötüye kullanmaktır. Bu nedenle işverence yapılan fesih 4857 sayılı İş Kanunun 25/II-e hükmü kapsamında haklı olup, davacı kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanamayacağından tazminat taleplerinin reddi gerekirken mahkemece yazılı gerekçe ile davacının tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” Görüleceği üzere Yargıtay’ın işbu kararında, işverenin bilgisi dahilinde olmaksızın kasadan para alınması ve bu davranışından ötürü işveren tarafından işçinin iş adine son verilmesi halinde İş Kanunu’nun 25/II kapsamında haklı fesih olduğu ortaya konulduğundan işçinin kıdem tazminatına hak kazanmayacaktır. Sonuç olarak, işçinin iş akdinin yukarıda belirtilen İş Kanunu’nun 25. Maddesinin II. Bendi dışında kalan haller dışında bir sebebe dayanılarak iş akdine son verilmesi halinde işçi kıdem tazminatına hak kazanacaktır. 2. İşçi Tarafından Haklı Nedenle Derhal Fesih Hakkıİş Kanunu’nun 14. Maddesinin 1. fıkrasına göre işçi iş akdini İş Kanunu 24. maddesi uyarınca haklı nedenle feshederse kıdem tazminatına hak kazanacaktır. Diğer bir ifade ile iş akdi işçi tarafından feshedildiğinde kıdem tazminatının doğabilmesi için fesih aşağıda belirtilen sağlık nedenlerine (İK 24/I), işverenin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışlarına (İK24/II) veya zorlayıcı nedenlere (İK 24/III) dayanılarak gerçekleşmiş olması gerekmektedir. A. Sağlık Sebepleri
B. Ahlak ve İyi Niyet Kurallarına Uymayan Haller ve Benzerleri
C. Zorlayıcı sebeplerİşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa. Buna karşılık işçi tarafından İş Kanunu’nun 17. maddesine göre süreli fesih yoluyla, diğer bir ifade ile istifa etmek suretiyle sona erdirilmesi halinde kıdem tazminatı hakkı doğmaz. İşçinin süreli fesihle sözleşmeyi sona erdirebilmesi halinde kıdem tazminatı hakkından yoksun kalmasının istisnasını İş Kanunun 14. maddesinde yer alan işçinin muvazzaf askerlik hizmetine gitmesi, yaşlılık aylığından yararlanması veya kadın işçinin evlenmesi nedeniyle iş akdine son vermesi oluşturmaktadır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) ’nun “İşçinin Ölümü” başlıklı 440. Maddesi kapsamında “Sözleşme, işçinin ölümüyle kendiliğinden sona erer. İşveren, işçinin sağ kalan eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak bir aylık; hizmet ilişkisi beş yıldan uzun bir süre devam etmişse, iki aylık ücret tutarında bir ödeme yapmakla yükümlüdür.” işçinin ölümü ile birlikte işveren ile işçi arasında akit kendiliğinden sona ermekle birlikte yapılacak olan ödeme kanuni mirasçılarına intikal etmektedir. İşbu kapsamda işveren, işçinin ölümü halinde TBK 440. maddesi gereğince “ölüm tazminatı” olarak adlandırılabilecek bir ödemenin yanı sıra İş Kanunu’nun 14. maddesi gereğince bir yılını doldurmuş olan işçinin mirasçılarına kıdem tazminatı ödemekle yükümlüdür. Ancak belirtmek gerekir ki, işçinin ölüm sebebiyle iş akdin.in son bulması halinde de kanuni mirasçıların kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için 1475 sayılı mülga İş Kanunu’nun 14. maddesinde sayılan şartların sağlanmış olması gerekmektedir.
İş Kanunu’nun 31. maddesinde belirtildiği üzere “Muvazzaf askerlik ödevi dışında manevra veya herhangi bir sebeple silah altına alınan veyahut herhangi bir kanundan doğan çalışma ödevi yüzünden işinden ayrılan işçinin iş sözleşmesi işinden ayrıldığı günden başlayarak iki ay sonra işverence feshedilmiş sayılır. İşçinin bu haktan faydalanabilmesi için o işte en az bir yıl çalışmış olması şarttır. Bir yıldan çok çalışmaya karşılık her fazla yıl için, ayrıca iki gün eklenir. Şu kadar ki bu sürenin tamamı doksan günü geçemez.” İşçinin muvazzaf askerlik nedeniyle iş sözleşmesine son verilmesi halinde de iş akdi işveren tarafından feshedilse dahi bu fesih türü İş Kanunu 25/II kapsamı dışında değerlendirildiğinden işçi kıdem tazminatına hak kazanır.
1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. Maddesinin 1. fıkrasının 4. bendi kapsamında “Bağlı bulundukları kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla” işçinin iş akdini feshetmesi halinde de işçi kıdem tazminatına hak kazanmaktadır. Burada önemle vurgulamak gerekir ki, uygulamada işçinin iş akdini feshetmesi yeterli görülmeyip bunun yanında aylık bağlanması veya toptan ödemeye hak kazandığını Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurduğu belgelerle ispat etmesi zorunludur.
1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. Maddesinin 1. fıkrasının 5. bendi kapsamında “kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir.” İş akdi devam eder iken evlenen kadın işçiye evlenme tarihini izleyen 1 yıl içerisinde kıdem tazminatına hak kazanacağı belirtilmiştir. III. KIDEM TAZMİNATININ ÖDENMESİKural olarak kıdem tazminatı iş akdinin sonlandırıldığı anda ödenmesi gerekmektedir. Fakat günümüzde sıklıkla karşılaştığımız bir diğer durum yazılı veya sözlü olarak işçiden muvafakat alınması suretiyle ödenebileceği öngörülmektedir. İş Kanunu’nda kıdem tazminatının verilmesi hususunda belirlenmiş bir süre bulunmamaktadır. Uygulamada kıdem tazminatı işe son verme ve iş akdinin feshedilmesiyle birlikte yapılması gerekmektedir. Ancak günümüzde sıklıkla karşılaştığımız bir durum olan işçi işverene bu ödemeyi yapması konusunda belirli bir zaman öngörebilmektedir. İşçi dilerse öngördüğü bu zamanı işveren ile birlikte ortak karar alarak da yapabilmekte iken tek başına da yapabilmektedir. Kural olarak kıdem tazminatının hak sahibi hayatta olan işçidir. Kıdem tazminatını hak kazanan fakat herhangi bir ödeme yapılmadan ölen işçinin kanuni mirasçıları da hak sahibi konumundadır. Dolayısıyla çalışmakta iken ölen işçinin çalışma süreci boyunca hak ettiği kıdem tazminatı 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. Maddesinde sayılan koşulların var olması halinde kıdem tazminatına hak kazanılmaktadır. Bunun yanı sıra kıdem tazminatından bağımsız olarak TBK’nın 404. maddesi gereğince İşveren, işçinin sağ kalan eşine ve ergin olmayan çocuklarına, yoksa bakmakla yükümlü olduğu kişilere, ölüm gününden başlayarak bir aylık; hizmet ilişkisi beş yıldan uzun bir süre devam etmişse, iki aylık ücret tutarında bir ödeme yapmakla yükümlüdür. Bu ödeme kıdem tazminatından bağımsız olarak öğretide ölüm tazminatı olarak adlandırılmaktadır. Bununla birlikte kıdem tazminatı ücret niteliği taşımamaktadır. Bu nedenle kısmen veya tamamen bir başka üçüncü bir kişiye devri gerçekleştirilebilir. Ayrıca belirtmek gerekir ki kıdem tazminatı ücret niteliğine haiz olmamasından kaynaklı olarak haczedilebilmektedir. İş Kanunu’nda kıdem tazminatının ödeme zamanına ilişkin kesin bir hüküm bulunmamakla birlikte İş Kanunu’nun “Ücret ve Ücretin Ödenmesi” başlıklı 32. Maddesi gereğince “İş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur.” kıdem tazminatının sözleşmenin feshinden veya infisahından hemen akabinde ödenmesi gerektiği aşikardır. IV. KIDEM TAZMİNATININ HESAPLANMASIKıdem tazminatının hesaplanmasında göz önüne alınacak kıdem süresinin başlangıcı iş sözleşmesinin yapıldığı tarih değil, kanunda açıkça belirtildiği gibi, işçinin “işe başladığı” tarihtir. Ne var ki, işçinin yapılan sözleşme uyarınca işverenin buyruğuna hazır bulunmakla beraber türlü nedenlerle çalışmaya başlatılmaması halinde, bu durumun ortaya çıkmasından itibaren geçen süre çalışılmış sayılacağından, kıdem tazminatının kazanılmasında ve hesaplanmasında işçinin kıdemi, işverenin buyruğuna hazır bulunduğu andan itibaren işlemeye başlar. Kanunda açıkça belirtildiği gibi, iş sözleşmesinin devamınca geçen süre kıdem tazminatının hesabında dikkate alınır. Öyleyse deneme süreli iş sözleşmesinin yapılmış olması halinde deneme süresi ile işçinin herhangi bir nedenle çalışmadığı süreler kıdeme sayılır. Kıdem tazminatına hak kazanmak için hesaplanacak sürenin sonu süresiz fesih bildirimi ile sözleşmenin sona erdirildiği hallerde bildirimin vardığı, sürelilerde ise fesih bildirimi sürelerinin bittiği gündür.[3] İşçinin kıdem tazminatı ödemesinde iki husus önem arz etmektedir. Bunlardan ilki işçinin brüt ücreti olup, bir diğer husus ise işçinin işveren bünyesinde kıdemidir. İşçinin en son aldığı brüt ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanacaktır. Kıdem tazminatı 1475 sayılı İş Kanunu nezdinde düzenlenmiş olup işçinin 1 yıllık kıdemine istinaden 30 günlük ücrete hak kazanacağı hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla işçinin brüt ücreti ve kıdemine göre yapılacak olan hesaplamada önem arz etmektedir. V. ZAMANAŞIMI12.10.2017 tarihli ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 15. Maddesiyle İş Kanunu’na eklenen ek 3. Maddesiyle uygulamada var olan 10 yıllık zamanaşımı süresi 5 yıl olarak değiştirilmiştir. Burada belirtilen süreler hak düşürücü süre olmakla birlikte sürenin başlangıcı fesih tarihini takip eden tarihten itibaren başlamaktadır VI. SONUÇİşçi ve işveren arasındaki iş sözleşmesinin sona ermesiyle günümüzde uygulama alanı bulan kıdem tazminatı, işçiye işverenine bağlılığı dolayısıyla ödenen bir tazminat çeşididir. 4857 sayılı mülga İş Kanunu’nda işçinin hangi koşullarda kıdem tazminatına hak kazanacağı, hangi koşullarda kapsam dışında olacağı belirtilmiştir. Yukarıda anlatılanlar ve mevzuat düzenlemeleri doğrultusunda bir işçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için öncelikli olarak geçerli bir iş sözleşmesine istinaden aynı işverenin yanında aralıksız olarak 1 yıl süre ile çalışmış olması şarttır. Ancak kanun koyucu kıdem tazminatına hak kazanmayı yalnızca bunlarla sınırlandırmamış İş Kanunu’nun 25. maddesinin 2. numaralı bendinde belirtilen hallerin dışında olması halinde işçinin veya kıdem tazminatına hak kazanacağı belirtilmiştir. Zira, İş Kanunu’nun 25. maddesinin 2. numaralı kapsamına giren bir fesih sonucu işçi kıdem tazminatına hak kazanamamaktadır. Bunların yanı sıra İş Kanunu işçiye bazı hallerin varlığı halinde derhal fesih hakkı tanınmıştır. Bu haller; sağlık, ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri ile zorlayıcı sebeplerdir. Sonuç olarak yukarıda belirtilen hallerin dışında; evlilik dolayısıyla iş akdini sona erdiren kadın işçiye evlilik tarihinden itibaren 1 yıllık süre içerisinde, erkek işçilerin ise askere gitmeden önce makul bir süre de ve emeklilik aylığı veya toptan ödeme almak amacıyla iş sözleşmesini feshedenlerde kıdem tazminatına hak kazanacağı öngörülmüştür. [1] İş Hukuku-Prof. Dr. Sarper Süzek syf 748 [2] İş Hukuku-Prof. Dr. Sarper Süzek syf 749 [3] İş Hukuku Dersleri-Prof. Dr. Nuri Çelik-syf İş Hukukunda Kıdem Tazminatına Hak Kazanma KoşullarıGİRİŞBu makalede 4857 sayılı İş Kanunu (“İş Kanunu ve/veya “İK”)'na tâbi olan işçilerin İK'nın geçici 6. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı mülga İş Kanunu'nun 14. maddesi hükümleri esas alınan kıdem tazminatı uygulamasının genel esasları, kıdem tazminatına hak kazanma koşulları ve zamanı, kıdem tazminatının ödenmesi, kıdem tazminatına hak kazanılamayan durumlara ilişkin genel bilgilere yer verilmiş olup, aşağıda ilgili başlıklar altında ayrıntılı olarak ele alınarak bilgilerinize sunulmaktadır. Kıdem Tazminatı Nedir?Kıdem tazminatı, en az 1 yıl süre ile aynı işveren nezdinde çalışmış olan işçinin kanunda belirtilen diğer koşulları da sağlaması durumunda işçinin işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesi devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında ödenen tazminat türüdür. Kıdem Tazminatı Nasıl ve Ne Zaman Hak Edilir?Kıdem tazminatına hak kazanılabilmesi için işçinin iş akdinin İş Kanunu'nda belirtilen bazı durumlarla sona ermiş olması gerekir. Bu kapsamda; işçinin, iş akdini haklı nedenle feshetmesi, muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla akdini feshetmesi, kadın işçinin evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile iş akdini sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle iş akdinin son bulması hallerinde kıdem tazminatına hak kazanılmaktadır. İşveren tarafından iş ilişkisinin İK'nun 25. Maddesinin ikinci bendi uyarınca ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzer sebeplerle haklı nedenle feshedilmiş olması halinde ise kıdem tazminatına hak kazanılamaz. İşçinin işyerinde en az bir yıllık kıdeminin dolduğu gün kıdem tazminatına hak kazanılır. Tazminat hakkı ne zaman doğar?Yukarıda belirtilen şartlar dahilinde işyerinde kesintisiz en az bir yıllık kıdemi dolan işçinin, iş akdinin kıdem tazminatı kazanmayı sağlayan fesih yollarından biriyle sona erdirildiği tarihte kıdem tazminatı hakkı doğmaktadır. 1475 Sayılı Mülga İş Kanunu’nun 14. Maddesi Nedir?1475 Sayılı Mülga İş Kanunu yürürlükten kalkmasına rağmen 14.maddesi, yürürlükte olan İş Kanunu'nun 120.maddesinin yaptığı gönderme ile halen yürürlükte bulunmaktadır. 1475 Sayılı Mülga İş Kanunu'nun 14.maddesi kıdem tazminatına ilişkin düzenlemeleri barındırmaktadır. Kıdem Tazminatı Ödemesi Ne Zaman Alınır?İşçinin iş akdinin kıdem tazminatı almaya hak kazandıracak bir sebeple sona ermesi halinde; fesih işleminin gerçekleşmesi anında ödenmesi gerekmektedir. Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi halinde ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmedilmektedir. Kıdem Tazminatı Hangi Durumlarda (Şartlarda) Alınır?Kıdem tazminatına hak kazanılabilmesi için; işçinin öncellikle aynı işverene bağlı çalışma süresinin en az 1 (bir) yıl olması ve iş sözleşmesinin; işçinin sağlık sebepleri ya da işverenin ahlak veya iyi niyet kurallarına aykırı hareketleri gibi haklı bir nedene istinaden veya zorlayıcı sebepler nedeniyle iş akdini sona erdirmesi, işçinin askerlik görevini yapmak maksadıyla işten ayrılması, işçinin emekliliğe hak kazanmış ya da emeklilik için gerekli prim gün sayısı ile sigortalılık süresini doldurmuş olması, işçinin evlendikten sonra 1 yıl içerisinde kendi isteği ile iş akdini sona erdirmesi, işçinin vefat etmesi ve son olarak işverenin, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzer sebepler dışındaki sebeplerle iş akdini sona erdirmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanılır. Kıdem tazminatı hangi hallerde ödenmez?Kıdem tazminatı bazı durumlarda ve bazı fesih sebeplerinin bulunması halinde ödenmez. Örneğin işyerinin veya işletmenin bir başka işverene devri hallerinde salt devir nedeniyle kıdem tazminatı ödenmez. Diğer bir ifade ile işyerinin devredilmiş olması çalışan için haklı sebeple ve kıdem tazminatı talep ederek iş akdini sona erdirebileceği bir hal olarak kabul edilmemektedir. Bu nedenle işten ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanamayacaktır. Çalışma şartlarının esaslı olmayan tarzda değiştirilmesi halinde işçi iş akdini sonlandırılırsa, bu durum haklı nedenle fesih teşkil etmediği için kıdem tazminatı ödenmez. İşçi kendi isteği ile işten ayrılması halinde, işten ayrılma istifa iradesini oraya koymasını anlamına geleceğinden, kural olarak işten kendi isteği ile ayrılan işçi, kıdem tazminatına hak kazanamayacaktır. Belirli süreli iş sözleşmesinin süresinin sonunda kıdem tazminatına hak kazanma konusu. Kıdem tazminatı almak için kaç yıl çalışmak gerekir?Böyle bir durumda 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14. maddesine göre işçinin, kıdem tazminatına hak kazanması için öncelikle işverene ait işyerinde en az bir yıl çalışmış olması ve çalışma hayatı boyunca da 3600 gün prim ödenmiş olmak kaydı ile fiili hizmet süresinin 15 yıl gerekir.
Kıdem tazminatı için 1 yıl şart mı?Kanunun kıdem tazminatına hak kazanılması için aradığı en önemli şart; işçinin İş Kanunu kapsamında işçi olarak kabul edilmesi ve aynı işverenin iş yerinde en az 1 yıl süre ile çalışmasıdır. İşçi söz konusu iş yerinde bir yıldan az bir süre çalışmış ise kıdem tazminatı alabilmesi mümkün değildir.
10 yıl aynı yerde çalışan kıdem tazminatı alabilir mi?Kıdem tazminatı giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanıyor. 2022 yılı için asgari ücret artışından tazminat ödemeleri de etkilendi. Asgari ücretli bir çalışan, işyerinde 10 yıldır çalışıyorsa, 50.040 lira tazminata hak kazanıyor.
5 yıl aynı yerde çalışan kıdem tazminatı alabilir mi?Kıdem tazminatı hakkı iş akdinin sonlandırıldığı tarihte doğmaktadır. Bu kapsamda istifa eden ve kıdem tazminatına hak kazanan işçi istifa ettiği tarihten itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde hak kazandığı kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarını talep edebilecektir.
|